9 Eylül 2016 Cuma

Jüpiter Terazi Burcunda/Abartma ve Azaltma Üzerine Dersler


Şans yıldızı Jüpiter 9 Eylül 2016 itibariyle Terazi burcunda. Buradaki seyri 10 Ekim 2017’ye değin sürecek. 6 Şubat 2017 – 9 Haziran 2017 arasında gerileyecek olan Jüpiter, Natal haritasında Yay hariç ateş ve hava burcunda retro Jüpiter’i olanların altın zamanları başlayacak.
Jüpiter nitelik değil nicelik sembolüdür. Nereye değse orayı bollaştırır, hacmini arttırır. O nedenle maya ve kabartma tozuna benzetirim ben bu Cüpiter’ciği :) Boluk varsa bolluğu artırır, kıtlık varsa kıtlığı. Bir yıldır Başakta salınan Jüpiter, hepimizin canına okudu, öğretti, daralttı, çok çalıştırdı. Ancak 9 Eylül saat 14:18 itibariyle gezinmekten hoşlandığı Terazi burcuna ayak bastı ve biz Jüpiter’in Teraziye ayak basmasını Neil Armstrong’un Aya ayak basışı misali bekledik ve kutsallaştırdık. En azından benim için öyle olsa da çoğu okuyucularımın benimle birlikte bir ohh çektiklerini duyar gibiyim. Acı…. Değişken gruptaki T-kare ve Ay hareketiyle tetiklenen büyük kare, projektörü yanılgılarımıza tuttu. Bunu geçtiğimiz bir yıllık süreçte yaptı. Tam rahatlayacağız derken, Başak burcunun son derecelerinde hayatımızın ilgili alanlarında sağlam dersler veren hareketlenmelerle çıktı. Adeta gözüne fener tutulmuş tavşana döndük :)))))

Nerede Neptün varsa, bilin ki orada bir miktar yanılgı, bir miktar pus vardır. Nerede sert Neptün bağlantısı varsa, bilin ki orada derin acı ve acının altında da derin yaralar vardır. Gel gelelim yüzleşmek maharet. Yaranı ne kadar bilirsen, acının da o kadar farkında olursun. Ancak yarasını bir kez örtmeye meyillenmeye görsün, yandığının resmidir insanoğlunun. Yaranı daha çok acıyla kapatmaya başlarsın.
Jüpiter tam da Terazi burcu geçişi sırasında yanılgılarımızı karşımıza getirecek senaryolarla karşımızda. Sevdiklerimizin hiç görmediğimiz negatif yönlerini görebiliriz. Bildiklerimizin bildiğimiz gibi olmadığını, bilmediklerimizinse yine hiç bilmediğimiz yönleriyle karşılaşanlarınız var mı aranızda? Böyle durumlarda ilk iş hak etmediğimizi düşünerek kurban psikolojisine sığınmaktır. Kurban psikolojisine bir kez girdim mi de bağımlı ilişkiler limanına demir atmış oluyoruz haliyle. Benim burada bahsetmeye çalıştığım sadece ikili ilişkiler değil, söz temsili bir mesai arkadaş ilişkisi bile olabilir. O bana yapmaz diyebileceğimiz bir çok şeyin yapılabilirliğine şahit olanlarımız olmuşuzdur. Öte yandan hiç tahmin etmediğimiz kişilerden de hiç tahmin etmediğimiz olumlu yaklaşımlar görmüşüzdür. Tutunduğumuz şeyin acı biber misali dilimizi yakması ve dilimizi yakmasından emin olduğumuz ,bu nedenle de mesafe aldığımız başka bir şeyin tatlı taraflarını görmüş olabiliriz. Her şey önce acının tarifinde, sonra nedenlerinde saklı aslına bakarsanız.
Biz herhangi bir hayal kırıklığıyla karşılaştığımızda, acımızı dibine kadar yaşamayı bilmiyoruz. O yüzden dışarıda hah hah haa diye ağzı kulaklarına fiyonk olanlar, aslında kendi dünyasında depresyonlarda geziniyor.
Her şey adım adım. Bir adımı atmayarak, diğer adımlardan da muaf kalıyoruz. Hal böyle olunca yanlış seçimler önümüzde peş peşe sıralanıyor. Acınızı yaşamaktan kaçmayın diyorum hep sevgili okuyucular. Kaçmayın kanamaktan, acınızı kanırtmaktan. Ağlayın, bağırın çağırın, berduş olun, hayatla bağınızı kesin, kendinizi bir odaya kapatın ama bir şekilde acınızı sağaltın. Enerjiyi doğru kanala aktarma meselesini hepimiz biliriz. Marsiyen enerjileri meditasyon yaparak sağaltamazsınız. Vücudunuz elektrik yüklü çünkü. Bedensel enerji fazlanız var ve bu tüm biyolojinizi etkiliyor. Eğer doğru kanala aktarmazsanız da yavaş yavaş ruhunuzu kemirmeye başlayacak. Bu nedenle bedeninizi çalıştıracak işlerle meşgul olarak sağaltınız derim Danışanlarıma böyle durumlarda. Meditasyon sadece o an enerjinizi dengeler fakat fazlayı atmaz. Sadece sakinleşirsiniz. Sakinleştiğinizi zannederken pusuda bekleyen enerji fazlası hastalık alt yapısını hazırlamaya başlamıştır bile.
Neptünyen bağlantılarda en uygun sağaltım yöntemi, acıyı dibine kadar yaşamaktır, tahammül etmek ve yüzleşmektir… Evet bu benim canımı acıttı sözünü itiraf edebilmektir. İtiraf etmez isek karşılaştığımız manzarayı meşrulaştırmak adına zemin yaratmaya sığınırız çünkü. Acımak istemeyiz çünkü… Katlanamayız çünkü… Acıdan öleceğimizi zannederiz çünkü. Geçenlerde çok sevdiğim bir arkadaşımla sohbet ediyorduk: ” Acıyacak, hem de çok acıyacak ama geçeçek…” demişti bir başka arkadaşımıza. Acımadan geçmeyeceğine dikkat çekiyordu çünkü.
Vücudunuza parfüm sıktığınızda bir süre sonra siz o güzel kokuyu hissedemez olursunuz. Psikolojide buna algıda duyarsızlaşma denir. Siz kokuyu algılayamazsınız ancak yanınızdan geçenler kokunuzu algılarlar. Sizin de o kokuyu tekrar algılayabilmenizin tek yolu, tekrar parfüm sıkmaktır.
Gelin acıya yüklediğimiz anlamları da parfüm örneğiyle özdeşleştirelim. Acıyı dibine kadar yaşamak, layığınca yaşamak, her köşesinden geçerek, hücrelerine nüfuz etmek bir süre sonunda algıda duyarsızlaşmamıza neden olacaktır. Ve bizim algımızdaki duyarsızlaşma, acının geçtiğini hissetmemize sebep olacaktır. Çünkü bizim bakış açımız değişti. İşte bu işin matematiği budur. O nedenle girebildiğiniz kadar dibe girin diyorum. Tekrar yüzeye çıktığınızda acı yine orada olacak ancak algınızda oluşan duyarsızlaşma, sizlerin ona verdiği önemi, onu algılama derecenizi değiştirecek. Güçlü Neptün bağlantısı olan biri olarak ben, acıya bu şekilde yaklaşırım. Yalnızlığıma çekilir düşünür, ağlar, bağırır, o anki ruh halim ne söylüyorsaonu yaparım ama sonunda iyileşirim. Kız kardeşim nasıl olupta bu  kadar durumun içinden bu kadar güçlü çıkabildiğimi buna bağladığını söyler hep. Hem güçlü Neptün bağlantıları olan bir birey olarak, hem de Astrolojiye gönül vermiş biri olarak söylüyorum sizlere bunu. Acıdan kaçmak, bir başka hayal kırıklığına zemin oluşturmaktır! Zira iyileşmenin medetini başkalarının bize sınırsız sunacaklarından umar oluruz artık.Unutmayın ”Acının delisi olmadan velisi olunmaz!”   Ancak o vakitten sonra, sokaktaki bir ağaçtan bile huzur buluruz ve o vakitten sonra herhangi birinin bize moral vermesine, mutlu etmesine gerek duymayız. Ne demiş Nazım:
” Kararmasın yeter ki sol memenin altındaki cevahir ”
Bunları neden yazdım, bir yılın muhasebesini neden yaptım söyleyeyim. Jüpiter Terazi geçişinde bunlara ziyadesiyle ihtiyacımız olacakta ondan. Önümüzdeki bir yıllık süreçte Jüpiter Terazi burcunda gezinirken diğer gezegenlerle sert açılar kuracak ve o esnada bu tecrübeye fazlasıyla ihtiyacımız olacak. İnanın Evren, insanoğlunun kendine ettiğinden daha çok ışık tutuyor, insanoğlunu daha çok kayırıyor, kayıp yaşamamamız için önceden gözümüzü açıyor. Tabi anlayabilene….. Şimdi yüzleşmez iseniz Jüpiter Terazi etkisiyle aşağıda verdiğim tarihlerde, yanlış insanlara güvenebilir, maksadını aşan yükler alabilir, hayatımız genelde riske sokacak hamleler yapabilir ve yanlış işbilliklerine açık oluruz. Tarihler şöyle :
5 – 6 Ekim 2016 Mars Jüpiter karesi
20 – 27 Kasım 2016 Jüpiter Pluto karesi
22 – 31 Aralık 2016 Jüpiter Uranüs karşıtlığı
25 – 28 Şubat 2017 Mars Jüpiter karşıtlığı
26 Şubat – 7 Mart 2017 Jüpiter Uranüs karşıtlığı
24 Mart – 3 Nisan 2017 Jüpiter Pluto karesi
23 – 26 Haziran 2017 Mars Jüpiter karesi
1 – 9 Ağustos 2017 Jüpiter Pluto karesi
26 Eylül – 2 Ekim 2017 Jüpiter Uranüs karşıtlığı
Jüpiter mitolojide Zeus ile özdeşleşir. Zeus’un en bilinen özelliklerinden biri çapkın oluşudur. İstediği her şeyin şekline girebilen Zeus’un Leda için kuğu, Antiope için satir, Aegina için ateş, Danae için altın yağmuru, Alkmene için kocasının kılığına, Hera için guguk kuşu, Callisto için Bakire Tanrıça Artemis’in kılığına, Mnemosyne için yakışıklı bir çoban, İo için bulut, Demeter için yılan, Europa için boğa oluşu kudretine en iyi örnektir. 
  • Bu nedenle diplomasiye oldukça meraklıdır. Ancak diplomasiyle dansözlük arasında kocaman bir cizgi vardır.
  • Seçim durumunda kararsızdır, hepsinden azar azar olsun ister. Ancak karar verememekle hayır diyememek arasında çok kalın bir çizgi vardır.
  • Herkes hoş olsun, düzen bozulmasın ister bu nedenle de suistimale açık bir doğası vardır.
  • Hayata pembe gözlüklerle bakmaya meyillidir. Ancak olumlu düşünmekle, gündüz düşü gören hülyacı arasında kalın bir çizgi vardır
  • Gereğinden fazla uyuma ve gereğinden fazla uzlaşmacılığa meyilli enerjisi vardır. Ancak uyumlu olmakla aptallık etmek arasında kalın bir çizgi vardır.
Sürecin en çok yarar getireceği ve hayatlarında nispeten olumlu yeni bir döngü başlatacağı ve en çok yukarıdaki noktalara dikkat etmesi gereken kişiler:
10 Ekim 1992 – 10 Kasım 1993 arası doğumlular
22 Ekim 1980 – 27 Kasım 1981 arası doğumlular
1 Mayıs 1970 – 16 Ağustos 1970 arası doğumlular
16 Temmuz 1969 – 16 Aralık 1969 arası doğumlular
15 Kasım 1968 – 31 Mart 1969 arası doğumlular
7 Ağustos 1957 – 14 Ocak 1958 arası doğumlular
13 Aralık 1956 – 20 Şubat 1957 arası doğumlular
Jüpiter’in Terazi burcunda seyrinin hayatımızda önem kazandırdığı konu ve anlamla
  • İyi ilişkiler
  • Adil olmanın ve iyi niyetin önemi
  • Sevgi ve adalet arayışı
  • Aşk, ilişkiler ve evlilikte şans
  • Gelişmiş ahlaki değerler
  • Anlayış, nezaket
  • işbirliğinin önemi
  • İlişkilerle tamamlanma isteği
Lakin tüm bu değer ve kavramları kendimize düstur edinirken bizi biz yapan değerlerden uzaklaşmamak çok önemli. Salih niyetlerle yola çıkmamız çok önemli. Yüreği güzel olmak çok güzel, ancak bunu ancak o yüreğin güzelliğini görenler kıymet takdirini yapabilir. Güzel yürekli olmayana yaşamın güzelliklerini anlatmak bir o kadar zor. Bknz: 1 Eylül 2016 Başak Burcunda Annular Güneş Tutulması
Zor dönemeçlerden sonra, çölde vaha etkisi yaratacak Jüpiter Terazi geçişi. Yaraların şifalanmasını sağlayacak. O yüzden acılarınızı dibine kadar yaşayın ki, acınızı fark edebilesiniz. Fark edin ki iyileşin. Jüpiter’in limiti yoktur, abartınızı, kibrinizi, egonuzu dizginleyin. Azınızı çoğaltmak için gerekli şartları Jüpiter ziyadesiyle sunacaktır zaten. Jüpiter bol sunar, sınamadan sunar, çok bedel ödetmeden sunar. Abartımız ve kibrimiz sunulanları hebaya yol açabilir. Bu nedenle her daim algımız açık olmalı, her daim kendimizi tanımaya çalışarak değerlendirebilenler süreçten başarıyla çıkar. Hazır olmadığımız  bir değerin kıymetini ancak bu vesile ile anlayabilir, süreci layığıyla değerlendirebiliriz.
Sevgilerimle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder