4 Temmuz 2016 Pazartesi

4 Temmuz 2016 Yengeç Burcunda Yeniay

Rain, Steam and Speed – Yağmur, Buhar ve Hız
Joseph Mallord William Turner 1844

4 Temmuz 2016 saat 14:02 civarı 12° Yengeç burcunda yeniay gerçekleşecek. Sirius Sabit Yıldızı kavuşumlu, Pluto'ya karşıt bir yeniay yaşayacağız.
Bu yeniay, eğrisi doğrusunu bir şekilde bulan işlerimiz değil, ulaşamadığımız şeyleri, ulaşamadığımız hedeflerimizi, yoksunluğunu çektiğimiz durumları gündeme getirecek. İçinde bulunduğumuz çağ, bir şeyin hazzını yaşamaktan ziyade, ona sahip olma ihtiyacımızın ön plana çıkmasına neden oldu. Bu nedenle her şeyi abartılı yaşıyoruz. Acılarımızı,hüsranlarımızı, sevgimizi bile abartılı şekilde dışa vuruyoruz. Sahip olduklarımızı da ona keza. Hal böyle olunca, yediğimiz yemeğin damağımızda bıraktığı tat,  onu yerken duyduğumuz haz değil, nasıl göründüğü önem kazanıyor. Belki de, yaptığımız ya da yediğimiz yemeği resimlememiz bundandır. Sevgimizi, birebir bireysel paylaşımlarla değil, sosyal medya üzerinden ifade etmemizin nedeni de budur. Aldıklarımızı teşhir etmemizin nedeni budur.
Bir şeylerin hazzını yaşamak yerine, ona sahip olduğumuzu teşhir etmek, dikkat çekmek, başarılı olmak, kazanan el olmak! Bu kavramlara dikkat edelim lütfen. Yeniayın önem kazandırdığı konular bunlar.

Yeniay Pluto karşıtlığı yaşıyoruz. Hayatımızda eksik olan şeylere yanlı ve abartılı bir şekilde odaklanabiliriz. Bu durum bizi hırs tuzağına çekebilir. Yoksunluğunu çektiğimiz şeylere abartılı şekilde çekilirsek, acımasız şekilde hareket etmeye yönlendirebiliriz kendimizi, hem de hiç farkına bile varmadan. Durumlar istediğimiz gibi gelişmeyebilir. Bu nedenle şu konulara dikkat etmeliyiz:
  • İstediğimiz şeyin oluşmamasıyla muhtemel olarak bağlantılı olan insanlar olabilir. Onları ya da onların da içinde bulunduğu durumu değiştirmeye ve kontrol altına almaya odaklı olabiliriz
  • Kendimize ya da diğerlerine karşı acımasız ve hırs düzleminden bakabilir, tabiri caizse ''bir diktatör'' gibi yaklaşabiliriz
  • Kıskançlık duyguları sebebiyle amacına aşabilecek davranışlara yönelebiliriz.
  • Hayır cevabına tahammülsüzlüğümüzden dolayı kendimize ve çevremizdekilere hırçın davranabilir ve ilişkilerimizi zedeleyebiliriz.
  • İstemediğimiz durumlardan uzaklaşmak için stratejiler gerçekleştirebiliriz.
  • Hemen sonuca ulaşma isteğinden dolayı sabırsızca hareket edebiliriz.
Her durumda, duygularımızı hafiften coşturacak bir yeniay olacağı kesin.Esas olan karşılaştığımız şeylere ilk elden duygusal tepki vermek ve durumu kontrol altına alamaya çalışmak değil:
1-) Duygularımızı kabartan şeyin Ruhsal ve duygusal olarak gerçek bir ihtiyacımız olup olmadığına bakmak. Çünkü egosal ihtiyaçlarımız ile gerçek ihtiyacımızı ayırt edememek gibi bir sorunumuz var. Hepimizin ilk görevi, kendimizi tanımak ve anlamak değil mi? :)
2-) Sonuca ulaşmak adına yürüdüğümüz yoldaki davranış hatalarımıza ve o davranış hatalarına çekilmemize sebep olan bilinçaltı etkilerini fark edebilmek.
3-)Karşılaştığımız sonuçlarla savaşmak yerine, ilgili alandaki bireysel sorunumuzu çözmek. Misal sevgilinizi, eşinizi, herhangi bir arkadaşınızı hayatınızdan çıkarmaya çalışmak yerine, sizi bir araya getiren şeyin ne olduğunu kavramak. Zira siz bunu yaptığınızda hayatınızdan çıkarmak istediğiniz kişi ya da durum, sizin bir şey yapmanıza gerek kalmadan otomatikman kendi çıkacaktır. Bir şeyler hala varlığını sürdürüyorsa da mutlaka yerine getirmediğiniz bir bireysel sorumluluğunuz, öğrenemediğiniz bir şey mutlaka vardır.
Misal diplomayı daha iyi koşullarda yaşamak adına bir araç olarak görmekle, toplumda yer edinmek, itibar göstergesi olarak algılamak arasında fark vardır. Bunu araç olarak gören kişi,hiç şüphesiz, diplomaya daha kolay ulaşacaktır. Ancak itibara giden yolda, esas eleman olarak gören kişi, onu bir hırs haline getirdiğinden, ona ulaşmada muhtemel sorunlar yaşayacaktır.
Abartılı dışa vurumların altında mutlaka bir sorun vardır dostlar. Özde olan şeyin, dışarıya gösterilmeye ihtiyacı yoktur, o zaten akar gider. Çünkü bir HAL haline gelmiştir.
Kendi cinsel kimlikleriyle ilgili ciddi sorunları olan insanların, aşırı teşhire ihtiyaç duyduğunu Psikoloji Bilimi zaten kanıtladı. Kendi ruhunu görmezden gelen ya da gerekli ehemmiyeti göstermediğinden dolayı mutsuz olanların, dışarıda sürekli gülerek dolaşmaları, poz vermeleri de bir örnek olabilir.
Bunun sebebi, frekans meselesidir aslına bakarsanız. Bu anlamda, esas olanın, olumlu düşünceler değil, niyet olduğunu fark edebileceğimiz bir yeniay olabilir. Çekim yasası eşittir olumlu düşün olsun denilen kavrama hepimiz aşinayızdır. Hepimiz olumlu düşünüyoruz. La la la, çiçekler güzel, böcekler iyi ki varlar edalarında eteklerimiz uçuşa uçuşa dolanıyoruz. Lakin, bu kadar olumlu düşündüğümüz halde, bu denli çok istediklerimizin neden hayatımızda kendine yer edinemediğini anlayamıyoruz. Öyle ya da böyle, hepimiz bir şeylerin eksikliğini yaşıyoruz öyle değil mi? Her şey önünde sonunda yerini yönünü buluyor. Lakin en çok istediklerimiz olmuyor!
Çünkü olumlu düşüncelerimiz değil, niyetimiz frekansımızı yükseltiyor. Öz'den isteyen, frekansa zaten uyumlanmıştır. Bu nedenle bir hedefe ulaşmıştır. Yani eksiklik karşımızdakinde değil, kendi özümüzde. Bu yeniay kendi özümüzdeki eksikliklerle yüzleşme ve çözme zamanı diyebilirim.
Hırsınıza yenik düşmeyin
Ne kendinize, ne bir başkasına çok acımasız olmayın
Hayatın her daim iniş çıkışları olduğu gerçeğini unutmayın
Dibe batmış hissi taşıyorsanız, orada boğulacağım diye korkup, hemen yüzeye çıkmak için çaba harcamayın. Kalabildiğiniz kadar kalın ki, Özünüzü ve özünüzün gerçek ihtiyaçlarını farkedebilesiniz
İnişlerle karşılaştığınızda, şekeri elinden alınmış bir çocuk gibi hissetmeyin. Evren varlıkla da kazandırır, yoklukla da...
Kendinizi cezalandırılıyormuş gibi hissetmeyin. Çünkü evren kimseye torpil geçmez, çünkü evrenin mükemmel bir işleyişi var. Ötelediğiniz konuları, uğraşmaktan sıkıldığınız şeyleri tekrar önünüze getirdiğini unutmayın. Ve  siz onlarla etkili bir biçimde ilgilenmeden de mükafat beklemeyin derim :)
Her ne kadar gerginlik olsa da muhteşem kazanımlar taşıyacak bir yeniay var önümüzde. Amaç üzüm yemek olsun, bağcıyı dövmek değil.
İnsanlığımızı unutmadığımız, ayrıştırmadığımız, sevgi dolu bir bayram dilerim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder